TEKRAR EDEN ŞEYLER VE GERÇEKLİK YANILGISI

    Bir mesajın, fikrin tekrar edilmesini hayatın birçok alanında görüyoruz. Reklam ve politika bunların başında geliyor. Peki sadece tekrar edilmesi birşeyin ikna edici olmasını sağlar mı?

En azından bu zamana kadar yapılan psikoloji araştırmalarının bu tezi desteklediğini söyleyebiliriz. Kulağımıza çok basit gelen ve apaçık ortada olan bu kadar basit bir uygulamanın en önemli ikna yöntemlerinden birisi olması, aslına bakarsanız, etkisini küçümsememize ve bu sebeple üzerimizde daha etkili olmasına neden oluyor.

    İnsanların ikinci kez duydukları birşeyi ilk kez duyduklarından daha gerçek bulduğunu biliyor muydunuz? Hatta defalarca aynı yalanı tekrarlayan birisinin söylediklerini bile, sırf tekrar tekrar söylüyor diye, daha gerçekçi bulmamız da bir başka psikolojik çalışmanın sonucu olarak ortaya çıkıyor. Daha gerçekçi bulduğumuz bir fikir ise aynı zamanda daha ikna edici oluyor.

    Bu duruma gerçeklik yanılgısı deniyor. Birşeyin tanıdık olması ona sempati duymamıza ve ondan hoşlanmamıza neden oluyor. Tekrar tekrar maruz kaldığımız bir fikir veya mesaj bize tanıdık gelmeye başlıyor. İnsan beyninin çalışma prensibi olarak da, tanıdık olan aynı zamanda gerçek oluyor. Çünkü tanıdık olan şeyleri daha önce belirli işlem, süreç ve filtrelerden geçirdiğimiz için sonraki karşılaşmamızda beynimizde işlemek için daha az çaba sarfederiz. Bu işleme kolaylığı, bilinçdışı olarak bize gerçeğin de aynı şey olduğu sinyalini veriyor. Herşey otomatik olarak gerçekleşirken daha farkına varmadan ikna oluyoruz.

    Gerçeklik hissi ve devamında, neredeyse otomatik olarak, gerçekmiş düşüncesini yaratmak bu kadar kolay olunca haliyle "kendi gerçeklerini" bize kabul ettirmek isteyen politikacılar, reklamcılar ve medyanın bazı unsurları "asıl gerçeği" kolayca bir kenara atıp sanal gerçekleri sunabiliyorlar.

    Beynimizin bu çalışma prensibinin tam tersi şekilde işlediğini de birçok psikoloji araştırması çok net olarak ortaya koyuyor. Bir fikir, onu düşündüğümüzde ne kadar zor ve komplike geliyorsa o oranda da gerçek olmadığına inanıyoruz. Bu durum, komplike fikirleri insanlara anlatıp onları ikna etmek amacında olanların ne kadar zorlandığının da kanıtı durumunda.

    Bazı psikologlar bir mesaj ne kadar tekrarlanırsa en büyük etkiyi yaratacağı konusunu incelediğinde, bu rakamın 3 ile 5 arasında olduğunu görmüşler. Daha fazla tekrar daha fazla pozitif etki yaratmadığı gibi bazen negatif  etki bile yaratabiliyor. Mesela reklamlar bu sayıdan çok daha fazla ekranda gösterildiği için reklamcılar bazı ufak değişiklikler yaparak izleyicinin ürüne veya markaya olan sempatinin devam etmesini sağlmaya çalışıyorlar. Aksi takdirde aynı şeye o kadar fazla maruz kalınca sempati bir anda antipatiye dönüşebiliyor.

    Tekrar etmenin ikna edici gücünün, insanlar çok fazla dikkatlerini vermedikleri zaman ortaya çıktığı belirlenmiş. Eğer insanlar anlatılan şeye dikkat kesilirlerse ve verilen mesajın arkasındaki argüman zayıfsa o zaman ikna edicilik özelliği kayboluyor.

    Zayıf argümanı olan herhangi bir mesajın insanlar tarafından kabul edilmesi için size kulak kesilmelerini engellemeniz gerekiyor. Eğer bir şekilde sizi dinledikleri anda tam konsantre olmalarını engelleyecek bir dikkat dağıtıcı ile mesajınızı birleştirirseniz o zaman başarı şansınız yüksek. Söylediklerinizi ince ince analiz etmediklerinde her ne söylüyorsanız bol bol tekrar etmek ikna şansınızı artırıyor.

     Reklamları seyrederken genellikle dikkatimizi vermeyiz çünkü televizyon başında olma sebebimiz reklamlar değildir. Reklam arasında başka birşeyle uğraşırken ister istemez sesi duyarız. İşte bu dikkatimizi başka şeye odaklama hali, reklamdaki mesajları sorgulamadan direkt bilinçdışı olarak hafızamıza almamıza neden olur. Aslında reklamları seyretmeyerek üzerimizde bir etki yaratmalarının önüne geçtiğimizi düşünürken, reklamcılar ise, herhalde istediklerini biz farkına bile varmadan kabul ettirmenin keyfini yaşıyorlardır. Bu gibi kontrolsüz etkilenme hadiselerinin önüne geçmenin tek yolu dikkat etmek, verilen mesajları sorgulamaktır.

    Herhalde deodorantı sıkınca kızların peşinde koştuğunu gördüğümüz çocuğun bize gizlice verdiği "bunun kokusu çok hoş ve kızlar bayılıyor bu kokuya" mesajının tamamen bu mesajı gerçek kabul edip o ürünü aldırmakla ilgili olduğunu ancak üzerinde kafa yorarsak farkedebiliriz. Gerçek şu ki, hayatta hiçbir koku yoktur ki tek başına karşı cinsi etkileyip size ilgi duymasını sağlasın. İşte, maalesef dikkat etmeyince gerçeklik yanılgısına kapılıyoruz.

    Fakat mesajın arkasındaki argüman sağlamsa o zaman tekrar etmek kesinlikle başarıya ulaşmanızı ve insanları ikna etmenizi sağlayacaktır.

http://www.psikolojitestleri.com
Online psikoloji testleri ve popüler psikoloji makaleler

Etiketler: gerçeklik yanılgısı, insan beyni