İşe geç kalmak, cep telefonunuzu evde unutmak, park cezası yemek ... Bunlar gibi sayabileceğimiz daha onlarca günlük hayatın parçası olan küçük stres kaynakları ne bizim ne de bilimadamlarının çok fazla üzerinde durmadığı konular. Ya da "... konulardı" demek daha doğru olacak.
Araştırmacılar ve bizler, hep daha ciddi problemlerin üzerinde kafa yorduk ve duygu-durum değişimlerimiz için onları suçladık. Boşanma, ölüm, hastalık, ayrılık ... Ancak son yapılan çalışmalar gösteriyor ki problemin küçük ya da büyük olması farketmiyor. Önemli olan onlarla nasıl başa çıktığımız.
Charles ve arkadaşlarının 2013 senesinde Psychological Science dergisinde yayınlanan makalesinde katılımcıların bugün yaşadığı sıkıntıların 10 yıl sonra herhangi bir psikolojik rahatsızlık yaşayıp yaşamadığını belirlediği ortaya koyuluyor. Bununla birlikte, günlük küçük şeyler veya büyük problemler arasında depresyon ve anksiyete yaratma konusunda fark bulunmuyor. Farkı yaratan bizim nasıl tepki verdiğimiz. Her türlü sıkıntıya, güçlü duygusal tepki verenler 10 yıl sonra en çok psikolojik sıkıntı yaşayanlar oluyor.
Unutmamız gereken şu ki, depresyon ve benzeri rahatsızlıklar sadece büyük ve sarsıcı olaylara verdiğimiz tepkilerle ortaya çıkmıyor. Çok fazla üzerinde düşünmediğimiz ama her gün devamlı yaşadığımız tüm minik stres kaynakları giderek birikiyor ve büyük sıkıntılarımız gibi bizi etkiliyor.
Stres seviyenizi sürekli gözlem altında tutmalı ve verdiğiniz tepkileri, onlarla başa çıkma yöntemlerinizi gözden geçirmelisiniz. Bu konuda danışmanlık almak, stresle sağlıklı başa çıkma yöntemlerini öğrenmeniz için çok yardımcı olacaktır. Bu konuda psikologlar başta olmak üzere diğer davranış bilimcilerden destek alabilirsiniz.
http://www.psikolojitestleri.com
Online psikoloji testleri ve popüler psikoloji makaleleri