Michigan Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada, çiftlerin öfkesini bastırmasının sağlıkları için pek de iyi olmadığı ortaya çıktı. Büyüklerimiz genellikle “Dilini tut. Öfkene hakim ol. Kan kussan da kızılcık şerbeti içtim de” diye bize telkinde bulunurlar. Fakat kendimizi tutup öfkemizi dışa vurmadığımız zaman ömrümüzün kısaldığı psikologların yaptığı bir araştırmayla ortaya kondu.
Bu çalışmada, uzun zamandır birlikte olan çiftler incelendiğinde, eğer çiftin her ikisi de birbirlerine öfkelendikleri durumda, bunu içlerine atıp susmayı tercih ederlerse, daha erken ölme ihtimalleri, çiftlerden en az birisinin öfkesini dışa vurup devamında problemi eşiyle çözerek konuyu kapatma yolunu seçmesinden tam 2 kat daha fazla.
Buradaki anahtar kelime aslında “problemi çözerek kapatmak”. Yani sadece öfkenizi kusup, sonrasında problemi zihninizde hep canlı tutmak, hesabı kapatmayarak, her aklınıza bu olay geldiğinde eşinize tekrar öfkelenmek, elbette sağlınız açısından yine yüksek risk taşıyor.
Araştırma ekibinin başı olan psikolog Ernest Harburg, çiftlerin birçoğunun çatışmaları sağlıklı şekilde çözmeyi bilmediğini söylüyor. Harburg’a göre, eğer ebeveynlerinden bir şekilde görüp öğrendilerse, o zaman onların yaptığını taklit edip bir şekilde problemi çözerek olayı kapatmanın yolunu buluyorlar. Aksi takdirde, belki çok manasız bir olayla başlayan çatışma hali yıllarca derinden ve sessizce devam ediyor. Kısacası, ömrünüzden ömür gidiyor ve belki yıllar sonra eşinize neden bu kadar öfkeli olduğunuzu hatırlayamıyorsunuz bile.
Bu çalışma bana, Adile Naşit ve Münir Özkul’un turşucu çifti oynadığı ve turşu suyu yüzünden yıllarca birbirlerine büyük öfke duydukları o filmi hatırlattı. Gerçi onlar birbirlerine ağızlarına geleni söylüyorlardı ama problemi sağlıklı şekilde çözüp kapatmak yerine ayrılmayı seçiyorlardı. Ne dersiniz, bu araştırmanın sonucu doğru olabilir mi?
http://www.psikolojitestleri.com
Online psikoloji testleri ve popüler psikoloji makaleleri