Mark Shephard, 25 yıllık bir uzman psikolog ve 43 yıldır evli. Hem bir profesyonel gözüyle hem de kendi evlilik tecrübelerini birleştirerek mutlu ve uzun evliliğin püf noktalarını belirlemiş.
Shephard'a göre ilk ve en önemli nokta (henüz evlenmemiş olanlar için) eşimizi akıllıca seçmek. Evet, eş ve evlilik denince muhtemelen ilk akla gelen şey, aşk ve ten uyumudur. İnsanlar hep şunu düşünür: aşık olmadığım veya cinsel açıdan mutlu olamayağım birisiyle evlenmeli miyim ya da evli kalmalı mıyım? Ancak sorulması gereken esas soru şudur: bu insanla oturup sohbet edebiliyor muyum? Birbirimizi güldürüp hayattan keyif almamıza yardımcı olabiliyor muyuz? İş, para ve çocuklar gibi temel konularda görüşlerimiz ne kadar örtüşüyor?
İkinci nokta ise, kafanızı kurcalayan problemleri, büyümesine izin vermeden çözmek için adım atmak. Bunun için evlilik veya çift terapistine başvurmak en iyisidir. Shephard, eşiyle birlikte uzun süredir, belirli aralıklarla danışmanlık aldıklarını söylüyor. Öyle ki, görünürde ciddi bir sıkıntıları olmasa bile düzenli bir şekilde yardım almanın arabayı periyodik olarak servise götürmeye benzediğini söylüyor.
Hatta yıllar önce ilk defa terapiste gittiklerinde, terapistin evliliklerini sağlıklı ve güçlü bulduğunu, ancak kendisine, bireysel olarak yardım alarak değiştirmesi ve geliştirmesi gereken yanları olduğunu söylediğini aktarıyor. Terapistin tavsiyesine uyunca kendisindeki pozitif değişimin, evliliklerini de çok olumlu etkilediğinin altını çiziyor.
Üçünçü hassas nokta, uygulaması biraz zaman ve çaba sarfetmenizi gerektiren ama son derece etkili bir yöntemi içeriyor: iki reaksiyon kuralı. Shephard, bunun terapistin bir önerisi olduğunu ve birçok gereksiz tartışma ve kavgayı önlediğini söylüyor.
Bazen, eşimizin söylediği birşey canımızı sıkabilir, sinirlendirebilir ve benzeri negatif duygu ve davranışlara yol açabilir. Bu tepkimiz genellikle eşimizin beklediğinden fazla olur ve onun da benzer karşı davranış da bulunmasına neden olabilir. Yani basit bir hadise ciddi bir kavgaya dönüşebilir.
Bu durumda, her iki taraf da birbirinin tepkisini karşılık vermeden sessizce dinlemelidir. Konu böylece bir süre için otomatik olarak ertelenmiş olur. Uygun zamanda siz veya eşiniz konuyu tekrar açar ve aşırı reaksiyon vermeden nazikçe tartışırsınız. Kısacası herkes tepkisini verir ve olay daha uygun bir zamana ertelenerek o anki aşırı tepkilerin gereksiz bir kavgaya dönüşmesi engellenir.
Dördüncü öneri, "sadece merak ettiğim için ..." ile başlayan kalıbı kullanarak olası yanlış anlamaların önüne geçmek. Shephard, insanın zaman zaman duygularına yenilerek "maksatlı" sorularla karşısındakini alt etmeye çalıştığına dikkat çekiyor. Bunun evliliklerde de çok sık olduğunu ve "laf sokma"nın evlilikteki karşılıklı güven ve dürüstlüğü bozarak çiftleri ayrılmaya kadar götürdüğünü söylüyor.
Burada yapılması gereken, gerçekten de hiçbir maksat gütmeden, sormak ya da söylemek istediğimiz şeyi eşimize "sadece merak ettiğim için ..." diye başlayan kalıpla birlikte aktarmak. Böylece, "Ben senin bunu ne maksatla sorduğunu/söylediğini biliyorum" şeklinde başlayan ve kavgaya kadar giden yanlış anlaşılmalar önlenebilir.
Son olarak, günün belirli saatlerinde herhangi bir problemden bahsetmeme kuralı koymak. Shephard, kendisi ve eşi için bu zamanın, yatma saatlerinden yaklaşık 2 saat öncesi olduğunu söylüyor. Bunu isterseniz akşam yemeğine oturur oturmaz ya da sabah kahvaltısını bitirene kadar gibi kendinize göre ayarlayabilirsiniz.
Böylece, küçük de olsa bir problemin sizi fazlasıyla sıkacağı, belki de gereğinden fazla tepki göstereceğinizi düşündüğünüz zamanları, bu tarz sıkıntılara yol açmaması için otomatik olarak ortadan kaldırabilirsiniz.
http://www.psikolojitestleri.com
Online psikoloji testleri ve popüler psikoloji makaleleri